Wednesday, February 23, 2011

isim ~ karakter




gezemiyorum ki anlatayım bu ara, haber falan da okumuyorum pek bir kaç gündür. dolayısıyla buralardan bir şeyler olmuyor. ama ne güzel klip ne güzel şarkı bu

yusuf islamla cat stevens aynı kişiydi değil mi? unuttuğumu, ayrı insanlar olarak kabul ettiğimi farkettim bir an.
nerden çıktı dersen, yoriyos onun oğluymuş....

Tuesday, February 22, 2011

yol mudur gerçekten ayıran insanları yoksa sadece bir bahane midir kendisi?




özürlerden de sıkıldım




.

Monday, February 21, 2011

su, sadece su


Anadolu'nun İsyanı from Anadoluyu Vermeyecegiz on Vimeo.

"barajın içinde yaşıyoruz ama elektrik su sıkıntısı çekiyoruz"


isyanda olan sırf karadeniz değil

http://www.anadoluyuvermeyecegiz.net

iyiye giden hiçbir şey yok mu?

ben gidemiyorum siz gitseniz ya...

şuraya yazma sıklığıyla sınav&rapor tesliminin yaklaşması arasındaki ilişki geriyor beni... herşeyin online olarak ulaşılabilmesi güzel birşey ama benim gibi otokontrolden yoksun insanlar için bu çolca vakit öldürmeye eş değer oluyor.
evet, geçen cumaki sınavdan sonra şimdi de sağlam bir rapor yazmam gerekiyor ama ben konuyu kendim seçtiğim halde sonradan hiç sevmediğim için ciddi bir konsantrasyon sorunu yaşıyorum..

neyse, ekşisözlükte gördüm demin, japon filmleri festivalinin programı açıklanmış.
http://www.istanbul.tr.emb-japan.go.jp/consulate_t/film2011_.html

mesela şunu özellikle adından dolayı izlemek istedim,  Tokyo Kulesi -Annem ve Ben, Bazen de Babam
veya şu: "ben yapmadım" bissürü ödül kazanmış, izlemek istedim, gerçekten o kadar yanlış suçlama mı var merak ettim

filmleri beğenmezseniz anime olarak laputa ,saniyede 5 cm,evangellion da varmış. özellikle bu 5 centimeters per secondı büyük ekranda izlemeyi isterdim ben. laputa da çok güzeldi.
















akira kurosawa nın herhangi bir filmini de sinemada izlemek isterdim, zira evde kendi kendime bitiremiyorum bu adamın filmlerini :)
içimde kalanlar böyle işte


bir de... etkinlik ücretsiz. gidin yani

sevgiler saygılar falan

gün bitti yine...

bir varmış bir yokmuş, serde huzur varmış

bir varmis,bir yokmus.allah'in kulu cokmus,
evvel zaman icinde kalbur saman icinde
deve tellal iken,pire berber iken,
ben annemin besigini tingir mingir sallar iken,
ak sakal,sari sakal
berber elinden yeni cikmis kirkilmis yok sakal,
kasap olsam sallayamam satiri
nalbant olsam nallayamam katiri
hamama girsem sorarim natiri
nadan olan bilmez ahbap hatiri
dereden geldim,sandiga girdim
bir de ne goreyim,kosede bir hanim oturuyor
soyle ettim,boyle ettim,
yuzune baktim,hanim yerinden kalkti
ciktik birlikte yola
ne saga baktik ne sola
gide gide kaf daginin arkasina geldik ki
ne ileri gidilir ne geri,
sana bir masal soyliyeyim gel beri.....




zürihteki bu göl kenarındaki (china garten taraflarında) çocuk parkını seviyorum. öyle, resimlere bakarken sevdim tekrardan

angst...


bunu daha önce paylaşmış mıydım hatırlamıyorum, gidip geri bakmaya da üşeniyorum. ödüllü afişlerden diye hatırlıyorum ama kimin olduğunu hatırlamıyorum. merak ettim, ola ki bir gün bilen biri belki denk gelir de bana söyler

ansgt macht angst
ansgt macht macht
macht macht angst

...

tale of memories...

person who has intention
person who stands up again
it begins to move again
person who spins the time
person who walks to the future..




the courage to live
the future i embrance
the strength that everyone give me;
believe in love




**diye yazıp daha doğrusu kopyalayıp(animedendi galiba bu laflar) bırakmışım 20 temmuzda, hatırlamıyorum bile ne düşündüğümü ne demek istemiş olabileceğimi, hatta temmuzda ne yaptığımı dahi hatırlamıyorum. sahi nasıl geçmişti bu yaz? yaz olmuş muydu?

sorry i...



i just want a perfect world

ama yok öyle birşey,di mi?





anlatasım vardı aslında birşeyler, isviçre şu bu ama bir an anlamsız geldi. ne gerek var ki... şarkı ve havanın etkisi olabilir :) bir de insanların fikirlerini değiştirmenin zorluğu var,sen kendi fikrini direttiğin sürece ben niye konuşayım...



arco da güzel bir grup, bozuk havaların sakin grubu. ingiltereden niye hep güzel müzik çıkıyor? pop müzikte amerika/ alternatiflerde de ingiltere baskınlığı? ya da benim genelleme yapmış olmak için olayı genelliyor olmam mı durum?




hana kimiyi bitirmeseydim keşke, sıkıntılar sıkıntılar... kenarda köşede kum da görebileceğim bir deniz kenarında olmayı delicesine özlemekten dolayı biraz daralmacalardayım sanırım, insanların inzivaya çekilme isteklerini fazlasıyla erken bir yaşta anlıyorum.

işin aslı, salmamak isterdim kendimi bu kadar çabuk. biraz motivasyonum kalsaydı, biraz enerjim olsaydı, bu bıkkınlık geçseydi






"Because a song can take you back instantly to a moment, or a place, or even a person. No matter what else has changed in your or the world, that one song says the same, just like that moment"
bazen çok acı, bazense en olmayacak anda yüzde gülümseme yaratan bir durum

Sunday, February 20, 2011

hana kimi

isterdim ki bu japon işi hababam sınıfı misali dizi de bilinsin... aslında mangadan çevirmeymiş, okumadım gerçi ben mangasını dolayısıyla bilemiyorum başarılı mı bu açıdan ama komiklik ve absürdlük açısından oldukça başarılı. ilk başta saçma hatta dorama-japan dizilerine alışık olmayanlar için belki itici gelebilir ama ben sürekli gülerek izledim diziyi, özellikle nakatsu nun (turuncumsu saçlı eleman) bölümlerini ve yurttakilerin seri halde absürtlük yapmalarını.. mesela bi sahne var, ön planda işte konuşuyorlar iyi hoş ama arka plandaki tipler o kadar saçma şeyler yapıyorlar ki onlara bile gülüyorsunuz.

aramaya üşendim , youtubedaki  ilk videolardan biri aşağıda,diziyi izlemek için de http://www.dramacrazy.net/japanese-drama/hana-kimi/
zaten 13 bölüm, bi çırpıda bitiyor







nakatsu da bu şapşi

Wednesday, February 9, 2011

oysa ki ne güzel... low-end project

niye kimse bu grubu bilmiyor ki... low-end project ve tearliner...
http://www.lastfm.com.tr/music/Low-End+Project

jpop- kpop türevlerinden sonra tapasım geldi oysa benim
tam araştırmadım da tearliner denen güzide güney koreli grubun ya da bu gruptan birinin alt projesiymiş sanırım. al birini vur ötekine gibi bi izlenim edindim ben bir röportajlarını okuyup. bir grup aşk temalı öteki hayat falan konulu şarkılar yapıyormuş diye aklımda kalmış. coffee prince li dizide çalıyor bolca şarkıları. telafuz düzgün müzik sakin, sözler güzel... saklanası böyle koreliler. neyse kendileri sayesinde korede indie türünün gayet güzel yapıldığını düşünmeye başladım. müzik namına hiç bişey olmasa,beğenmeseniz bile en azından tasarımları güzel yapıyorlar. (jpop- kpop bunları tenzih ederim) sineması da böyle bu adamların, konu olmasa bile öyle bi çekiyorlar ki izliyorsun işte manzara falan niyetine

dream... dream... we're happy anyway




ne de güzel ama albüm tasarımları

http://styrn.livejournal.com/tag/pastel%20music
pastel müzik içinde güzel insanları barındırıyor sanki

Wednesday, February 2, 2011

annual siren testing day

adı şaka gibi olsa da kendisi kabus gibi bi gün. tam da ders erken bitmiş, 3 saatte kesmek zorunda kaldığım uykuma devam edicem sevinciyle eve gelmişim, fantastik sesler sirenler... tam da kiliseden kurtuldum diyordum oysa ki, yağmurdan kaçarken doluya ttulmak gibi, tüm gün sürmese bari

gerçi bu sesi duyunca benim dışarı çıkasım gelmez, evlerinizden çıkmayın sireni mi acaba bu...



http://www.ch.ch/private/00108/00111/00320/00387/index.html?lang=en
The annual siren test takes place in Switzerland on the first Wednesday of February. It is organised by the Federal Office for Civil Protection (FOCP) in cooperation with the cantons, communes and dam operators. At this time, not only general alert sirens but also water alert sirens are tested to see if they are in working order. People are given advance notice about the siren test on television broadcasts as well as in the newspapers. The siren tests do not require the population to take any special measures.