Thursday, February 28, 2013

bir sabah,



Sonsuz kareli bir film gibi
Yaşamım geçiyor belleğimden
Tekrar etmek duygusu
Her şeyi yeniden, yeniden...

Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Hüzünlü, tuhaf şeyler düşünür insan
Sadece o şehrin değil
Kendisinin de değiştiği duygusundan
(Ataol Behramoğlu) 
 

Tuesday, February 26, 2013

günlük hayat

daha önce oturduğum yere kıyasla baya enteresan bir muhitte oturuyorum şimdi zürihte.

özetle bir tarafta yahudiler diğer tarafta asyalılar aralarda da polis arabaları.. bir ara evin önünde her gün birine araba çarpıyordu, ya da arada bisikletliye ceza kesiyorlar, zencilerin ya da çok esmerlerin üst başını arıyorlar ve ben yanlış hiçbirşey yapmıyor olmama rağmen kendimi tedirgin hissediyorum bu kadar sık kaza veya polis kontrolüyle karşılaşıyor olmaktan ...


 (azıcık ayıp ve ırkçı geliyor aslında böyle resmini koymak, ama yahudi 
mahallesi derken görsel olarak ne kastettiğim anlaşılsın diye..)

ayrıca hilcona ve coop ürünlerinde at etine raslanmış tedarikçi hatası yüzünden (bura ve bura ingilizce haberli). fakat olay "bu ne cüret"ten ziyade "yanlış etiketleme" olarak kabul edilmekte zira markete gidince at, kanguru, tavşan vs vs ne eti ararsan zaten satılmakta

baby bin / baby fenster

isviçre'den haberler derken her haberi özet geçme niyetim yok tabi, sadece ilginç bulduklarım (veya isyan noktama getirtenler)

misal, şu "baby bin" olayı... 3. açılacakmış isviçrede, 2 tane de planı yapılan var imiş. çocuğuna bakamayacak durumda olanlar buradan, pencereden, bırakabilsin diye bebeği.
hatta daha detaylı şöyle ki, bebek bırakıldıktan 3 dakika sonra personelin gelmesi için alarm çalıyo ve cam kendini kilitliyormuş, böylece dışarıdan bebeğe müdahale edilemiyor. yani terkedilen bebek soğukta üşümüyor etmiyor ve kısa süre içinde ya bakıcı aileye ya da yurda kayıt işlemleri yapılıyor.
kanton schwyz'dekine geçen yıl 8 bebek bırakılmış

http://www.thelocal.ch/page/view/switzerlands-third-baby-bin-to-open-in-june#.USymr1eS_4E


güzel bir uygulama, ama bazı şeyler o kadar güvence altına alınmış o kadar destek sağlanmış ki hayatta (isviçrelilere gerçi!), buraya hala insanların bebeklerini gelip bırakabiliyor oluşu bana enteresan gelen.


ve bir de, sırf isviçre almancası konuşulan bir video koymuş olmak adına:





(the local'daki haberde beni hafiften sinirlendiren nokta ise çocuk aldırmaya karşı olan grubun kendine pay biçmesi)

Friday, February 22, 2013

falanlar filanlar...

canım sıkkın,anneme sarınasım sığınasım var





Üçüncü dünya Ülkelerinin Vatandaşları
Diğer bütün Ülkelerden gelenler sınırlı ölçülerle İsviçreye göç edebilirler. Yalnızca yönetici, uzman, ya da kalifiye iş gücü olarak alınabillirler.


kim olduğun veya ne yaptığının pek de bir önemi yok başlangıçta. az yabancıgillerden misin yoksa çok mu yabancısın? 
..diye algılıyorum ben bu durumu ve sinirlerimi bozmaya başladı artık bu iş bulur gibi olup çalışma iznine takılıp takılıp durmalar...

Monday, February 18, 2013

reklam yapasım var

geçen gün theater der künste'deki iran-isviçre ortak yapımı tell/zahhak isimli oyuna gittik. tembel ben her tarafta bunun hakkında iyi yorumlar görüyordum ama oturup da konusunu okumamıştım, ve ismini ingilizce/farsça= anlat-söyle gibisinden birşeyler sanıyordum. meğerse isviçreli wilhelm tell'in ve iran mitolojisinden zahhak'ın anlatımıymış

ilginç olan kısmı, wilhelm tell (giyom tell , william tell... siz ne dersiniz bilmem de hikayenin sahibi isviçreliler wilhelm demekte) neyse, wilhelm tell, iranlı grup "don quixote" tarafından, iran mitolojisinden despot hükümdar zahhak'ın hikayesi de isviçreli "mass& fieber" tarafından yorumlanmıştı ve enteresan bir 3 saat ortaya çıkmış.

oyun kritiği yapmayacağım da iranlı grubu pek sempatik buldum, reklam dediğim de işte adlarını bi de ben anmış olayım idi.





bir de benim için ilginç olan, iki kültürün oyunculuğunu algılayış şeklimin yüz, mimik ve seslere alışık olmamla alakalı olup olmadığına takılışım oldu. bir iranlı erkeğe bu türk deseler sorgulamadan tabi derim. tip, duruş falan olarak benziyoruz yani (kadınların dedikleri gibi gözleri bambaşka, oradan yok bu bizden değildir sorgusu yaşatıyor insana). burada da isviçrelinin yanında iranlıyı görünce, iranlı grup daha rahat daha inandırıcı geldi bana. gel gör ki farsça konuştuklarından bilemicem gelçekten öyle mi.
insan yazarken bir yandan da düşünüyor ya,kendimce kendime şöyle bir gerçekle ikna ettim. isviçrelilern oynadığı kısım daha parodi gibiydi iranlılarınki ise daha dram gibi, en azından daha karanlık idi. farklı türler gibi?.. falan filan...kendimce sonuca da vardım yazar iken

bir blogda gördüğüm, alt-j şarkısını çok daha etkileyici yapan şu videoyu da eklemeden bitirmeyeyim.



A bird ballet | Music Video from Neels CASTILLON on Vimeo.


Wednesday, February 6, 2013

kar

mütemadiyen kar yağıyor demiştim. yıllardır diyorum da bu kış bi başka sanki, durmadan yağıyor. fakat şu ara hava o kadar da soğuk değil (1-2 derece) ve demin üst kattaki komşu aşağı atladı sandım, aklım çıkayazdı...  eriyen dev bir kar kütlesiymiş meğer. düştüğü yer ise tam olarak otobüs durağı.

koca koca kar öbekleri düşüp düşüp duruyor, birini sarsmasa bari



isviçrelisi türkü farketmez

insan değil mi, aynı işte..

http://www.ntvmsnbc.com/id/25419803

"İstanbul Beşiktaş'ta bir cipin önündeki motosiklete çarpması sonucu bir kadın ağır yaralandı.
Kadının eşi hafif yaralı kurtulurken, kazanın ardından durmadan yola devam eden sürücünün İsviçre Konsolosu Florian Köppel'in eşi Andrea Köppel olduğu ortaya çıktı."

Tuesday, February 5, 2013

bu akşam





zukunfttaymış, emily wells.

bu ara zukunft şaşırtıyor beni, ben mi hep leş zamanlarında denk gelmişim bilemedim ama şu son zamanda gittiğim seferlerde müzik pek hoştu. ki şimdi bu emily wells, benim aklıma yerleşmiş zukunft müziğinden uzak aslında. rote fabrik falan olsa tamam 







konser sonrası notu: şahane bi insanmışsın emily wells, ve gereksiz küçük bir mekanmışsın zukunftun lounge barı. ama sayende kadın bi bize konser vermeye gelmiş hissi yaşadık.azcık da kıpırdanmaya yer olaydı son zamanlardaki en bi güzel konserler listemde birinci yapar idim sanki