Monday, December 29, 2008

niye göz yumarlar ki bir insana zarar gelmesine..


Yalvarırım

Bir şeyler yapın

Bir dans öğrenin
Bir adım
Varlığınızı hak ettirecek
Derinizi ve tüylerinizi giyme hakkı verecek
Yürümeyi ve gülmeyi öğrenin
Çünkü çok aptalca olur yoksa
Sonunda
Bu kadar insan ölmüşken
Siz yaşıyorsanız eğer
Hayatta hiçbir şey öğrenmeden
hayata karşı neden yapılabilecek bir şey yok kendini düzeltmekten başka , ki kendin de etkisiz eleman sürüsü içinde iken zaten..

Saturday, December 27, 2008

yine kış..


Yine kış,
Yine şems-i mesâda, ah o bakış,
Yine yollarda serseri dolaşan
Aşiyansız tuyûr-ı pür-nâliş...
Tehi kalan ovalar
Sükût eder sanılır mevsimin gumûmuyla
Harab olan sarı yollarda kalmamış ne gelen,
Ne giden,
Şimdi yalnız kavâfil-i evrâk
Mütemâdi sürüklenir bir uzak
Ufk-ı pür-ıztırâb u nevmide.
Yine kış, yine kış,
Bütün emelleri bir ağlayan duman sarmış...
ahmet haşim

anlamıyorum esasında bu şiiri,sadece kelimeler hoşuma gidiyor. gerçi herşeyi de böyle yapıyorum, bilmiyorum etmiyorum öyle bi hoşa gitme ama nedenini de bilmeme hali...
neyse
yine kış.. üstelik geçen senekinden daha soğuk.. sağolsun 0'ın üstüne çıkmıyor kışlığından ödün vermiyor. finlandiya isveç kuzey ışıkları falan hayallerimden vazgeçtim. hava muhalefeti sebebi ile. (hatta sibirya ekspresinden de vazgeçebilirim, marta kadar hava böyle geçerse) çok didişiyorum kendisiyle hep muhalif bana. evet bugün süper geçecek diyorum kıçım dona dona eve koşuyorum,bazen de "yok mu güneş? çıkmıyorum madem!" diyorum , bişey olmuyor.. öyle didişiyoruz, ya da didişiyorum. yetti bana bu kadar kar kış soğuk...
hem yazma dönemlerine bakınca da böyle bi kasım aralık gibi şu bloğun aklıma gelmesi de bu sebepten.. bir de sınav dönemi olması var tabi.. de o alışılmış bi sıkıntı. insanın gerçekten morali enerjisi falan altüst oluyormuş,beğenmedim gitsin bu. güneş koysunlar yerine..

zürichin delilerinden bahsetmiş miydim? (hava ile didişerek galiba ben de onların arasına karışıyorum?) avrupanın mı neydi en yüksek psikolojik rahatsızlıklara raslanılan şehri.. düzgün bi cümle olmadı da (genelde) zararsızçatlak dolu ortalık demek istediğim..


bunlar da evimizin karşılama komitesi...

karda sadece bir gün eğlendim galiba. şu kardan adamı yaptık (sağdaki). 2 metreyi biraz geçik boyu. yanında bi önceki hafta çocukların yaptığı küçük boy kardan adam vardı. yattık kalktık büyümüş... gece gece kim yaptıysa (biz bizimkini 10-11 gibi bitirmiştik) küçüğü aynı duruş,şal ve şapkayla büyütmüş :)

Monday, December 22, 2008

züri

gördüğüm kadarıyla buraya öğrenci olarak gelenlerin genelde bir tanıdığı akrabası falan var da geliyorlar..ve tabi ki meşhur okullarının hatrına..
bir de benim gibi şansa gelenler var.. gibi kısmını fazla açamıyorum zira kendimden başka hiç bir şey bilmeden şu ülkeye okumaya gelen birini görmedim tanışmadım. ama vardır illa ki ,değil mi?
varsınız di mi?
neyse.. yoksa bile ilerde bir gün olur niyetiyle hasbel kader isviçreye düşenler ve hemen sevecen isviçreliler bulamayıp ortamlar neredir toprağım diyenler için bi saçmalayayım dedim

el lokal: süper mekan. rahat mekan. içerisi başka dışarısı başka. yazın dışarda masalarda su kenarında bira içmesi bambaşka..
dadahaus: dadaizm..dadayım dadasın dada...
helsinki: salaş mekan. her gğn galiba bi grup çıkıp çalıyor.
rote fabrik: burası nasıl anlatılır tam bilemiyorum. 2 salonu var,konser gösteri dans vs.. için, bar/restoran kısmı var yine göle nazır masaları var. takip edilesi bir yer. şık değil öyle bir şey beklemeyin.alterntif mekanlardan..
barfüssli: avrupanın ilk gay-lezbiyen barı. yolu bu sebepten züriche düşenler zaten biliyordur..
moods.. favori mekan 2 ya da 3 rote fabrik de var :) istanbulda babylon u seviyorsanız burayı da seveceksiniz,tek farkı istanbulda olmaması :)
lady hamilton ve nelson: bahnhofstrassenin başında sayılır bunlar. yanyanalar. en karizmasız mekanlar,amma giriş ücreti yok, ve bence o kadar da kötü değiller. taksimdeki mekanlar gibi desem? kız kesmeye gelmiş bi ton tip oluyor ama uzaktan kesiyorlar kimsenin kimseye bir zararı yok. hmm belki taksimdeki girişi ücretsiz mekanlardan daha iyiler :) tek gelinmez kabul,ama kalabalıksanız ben hep eğlendim burda,müzikte fena değil hem

bling : başka bir giriş ücreti olmayan ama karizması olan bir mekan :) neden bilmiyorum buraya üsttekilere gelen şapşal tipler gelmiyor. daha şık bir tasarımı var üstelik.

abart : rock rock rock.. :)
longstreet bar: langstrasse üstünde..
zukunft: longstreete gelmeden sola dönün bulacaksınız, ben ilk başta bulamamıştım. house trance tekno gibi isimlendirmeyi bilmediğim bana gayet uzak olan müzik türleri genelde burada.. insanlar pek sever,vardır bir bildikleri..
kaufleuten, extra, falan filan bunlar da diğer kulüpler. kulüp kısmına değil de bar kısmına takılınabilir.. sıra beklemekten sıkılmıyorsanız kulüp kısmına da buyrun
bu kulüplerin haftanın belli günleri girişi ücretsiz..

bize bunların çoğunu zürichin merkezinde bizim "en aşşaalık" diye sonradan adlandırdığımız, gerçekten en garip barında sanırım halimize acıyan pakistanlı biri anlatmıştı..neyse.. ben ettim siz etmeyin, 1 ocak gecesi açık yer aramaya çıkmayın..

devam..
xenix: bahçeli sinema. san'at filmleri :)
riffraff : entel sineması . az biraz erken gidip barında takılmak adetten, ya da sonrasında..

kunsthaus: müze kısmı çarşambaları ücretsiz,geçici sergiler her daim paralı.. aslında tüm isviçrede öyle. çarşamba halk günü gibi birşey..
pazartesi sineması: sinemaya gidicem film izlicem derseniz normalde bilet fiyatları 20 frank falan ama pazartesileri zürichte sinema biletleri 12 frank, tasarruf tasarruftur..
blinde kuh: türkiyede de açıldı bu, blind cow gibi bir adla.. içeri giriyorsunuz zifiri karanlık nedir görüyorsunuz... fikir olarak garipsediğim bir yer ama gitmeden edemedim :) tabi evet önce fikir nedir onu diyeyim.. içeride size hizmet verenler körler. "körlük nasıldır" fikir bu,uygulama alanı restoran. bi ton para verip öğreniyorsunuz. gerçekten "karanlık" ,içeri girince bu da şaşırtıyor. hiiiçççç bir şey göremiyorsunuz. ve yemeniz gereken bir yemek içmeniz gerek su ya da başka bir içecek var..

zoo: internetten bakın saatlerine gidin hayvanları besleyin, olmadı penguenlerin yanınızdan gurula geçmesini izleyin.. bu iki özelliğinn dışında hayvanat bahçesi işte.. hayvanat bahçelerini seviyorsanız bunu da seversiniz, ben pek sevmem o yüzden bu iki özellik dışında diyebileceğim bir şey yok.

yedim içtim gezdim gece evime nasıl döneceğim?
yürüyerek.
ya da bisikletle.
istanbulda gecenin her vakti evine dönebilme imkanına alışmış biri olarak oldukça garipsiyorum bunu. ama yok işte cuma cumartesi dışında. cuma cumartesi ( yazılı olmayan kurallar gereği dışarı cuma cumartesi çıkılır, çıkmıyorsan garipsenirsin, pazartesi konsere gitmek istersen yine garipsenirsin, salı hadi içelim dedin mi isviçrelileri bulamazsın falan filan...ama cuma..cuma ayrıdır. çıkmaz isen asosyal misin nesin diye şüphe duyar insanlar. ajandanıza not ediniz, ajandanız yoksa edininiz ) neyse cuma cumartesi diyordum. gece otobüsleri var genelde saat başı.. belli güzergahlara tabiki de.. ama hiç yoktan iyidir. ve 5 franklık bileti illaki almak zorundasınız. ya da hangi bankaydı unuttum şimdi, oradan hesap açtırırsanız gece otobüsüne para vermenize gerek kalmıyor. kantonal bank mıydı acep?..

böyle birşey zürichte hayat..
eklerim daha aklıma geldikçe...link vermeye de üşendim zaten, i love gogo i love very gogo

isviçre dedikleri kimi zaman Schweiz kimi zaman Suisse,kimine göre Svizzera bazısınca Svizra

başında hiç bir fikrim yoktu açıkçası isviçre hakkında. belki peynir, alp, çikolata (milka ineği alman mı isviçre otlarıyla mı semişmiş bilmez idim) ..o kadar. yeri hakkında dahi pek bir bilgim yoktu, aklıma hiç esmeyen ülkelerden biriydi..
fakat hayat işte..
isviçredeyim
çoğu insan için rüya ülke, yaşanacak yer, mükemmel ülke..




öyle mi?










uluslararası öğrenci organizasyonları

bundan da bahsetmeli?
öğrenciyseniz dünyayı gezmenin en ucuz ve en eğlenceli yolu belki.. hem kulüplere üye olmalı insanlar ciddiye almalılar bu işi :) her zevke uygun bi kulüp var tabi,
staj yapayım yurt dışında diyorsanız iaeste, aiesec
yazın kurs adı altında çılgınca eğleneyim diyorsanız best
ara ara orada burada buluşalım konuşalım, hem gezelim hem konuşalım tartışalım ise niyet bölüm kulüpleri misal fisec, iaas, ieee, aegee ...
en genel adres sanırım ifiso. member organizations kısmı altında farklı bir çok organizasyonun adresine ulaşılabilir.

ki bence en güzelleri iaeste ve besttir,zira misal iaeste ile hem stajı aradan çıkarabilir hem de farklı bir ülkeyi her yönüyle yaşayabilirsiniz. sıkıldım anlatmaktan kendisini, açın bakın işte gugılı.. yeterince türkçe ingilizce başka başka dillerce bilgi var..
best ise türkiyede henüz bir kaç üniversite üye sanırım. 2 haftalık ücretsiz kurslar, mühendislik yarışmaları, ve daha başka atraksiyonlar..





öyle bir zamanlar başlamış olduğum bir yazıydı bu, ama insanların hazıra konma isteğinden kelli anlatmaya pek hevesli değilim sanırım şu anda.. var işte böyle şeyler gidin üye olun o kulüp için çalışın sadece faydalanmaya sömürmeye bakmayın

Friday, December 12, 2008

send me a post card darling

before loneliness will break my heart,
send me a postcard darling.
how can I make you understand?

gayet açık olduğumu düşünüorum duygularım konusunda. ama bunu göre günlük kullanılan kalıp cümlelerle yapamıyorum. neden bilmiyorum. kalıp duygular kalıp cümleler gibisinden uzatabilirim ama yok o da değil. ama uzatmak istedim sanki karizmatik duracakmış gibi geldi :) ama öyle değilim kendini bilmeyen daha doğrusu ne yaptığını yaparken bilmeyen ama "kendi"ni bilen bi insanım. yani sanırım.. :) (çelişki?)evet kendiyle çelişen davranışlarım var. kimin yok ki? şaşırıyorum ben buyum şu dumda şöyle bu durumda ise böyle yaparım diyen insanlara

duygularımı ifade ederken saçmaladığımı sanıyor insanlar.benimse komik olmak ya da saçmalamak gibi bi niyetim yok, gayet dert anlatıyorum anlamıyorsunuz. direk olmaksa acıtıyor, mutsuzum demek yerine mutlu değilim demek daha rahat değil mi??
bi ustam var idi, uzun süre 'saçmaladım' kendisine, bilmem ki o farketti mi.. zor zamanlar sanıyordum o zamanları, kötünün kötüsü vardır olgusuyla tanışmamıştım .şimdiyse yaşanacakların başında olduğum inancı hakim, bakalım.. bir de "şimdi"mde malşörlerim var, sanırım anlıyolRar..

neyse.. niye beni dinlemiyosunuz insanlar? ya da ne bileyim dil sizin de diliniz niye niye? şımarıklık mı yaptığım sanılıyor anlamıyorum.

neyse diyelim tekrardan, "caanım insanlar". şarkı demin çaldı da konuyu bağlamak gerekirse, bana kartpostal atın demiyorum.orada anlaşalım. gizli özne içeren yüklemi demiyorum nesnesi kartpostal olan bir cümle emin olamamakla beraber dolaylı tümleci de bana olan bir cümle. . dilbilgisi yönünden bana bi an karışık geldi ama anlam açısından açık yani. benden de bu açıklıkta kartpostal göndermemi isteyenler var. gönderiyorum seviyorum içimden geliyor, alan kişiye ilginç geliyor beklemediği bi zamanda beklemediği bişey aldığı için. ireeeğm süfersin flan deniyor da ben de istiyorum laaaan :) ilgi istiyorum sanırım. unutmasın insanlar beni. yalnız hissetmekle alakası yok, kaybetmek istememek benimkisi. kaybetmeyi istemiyorum arkadaşlarımı.ama oluyor işte.. arkadaşlık kaldığın yerden devam etmek mi? güzel birşey sanıyorsunuz di mi bunu?bence değil.. ben ne anladım en mutlu anımı paylaşamayacaksam üzüldüğümde anlatamayacaksam onların hayatlarında neler olduğunu bilmeyeceksem ama beş yıl sonra buluştuğumuzda kaldığımız yerden "geyik" yapacaksak.. ben birini beş sene bayram seyrandan doğumgününe hatırladıysam o benim arkadaşım değildir ki.. eskidendi o iletişim imkanları yok iken...eskidendi çok eskiden..(hani hepimiz arkadaşken :P ) iş ya da okul yaşamının yoğunluğunda kaybolmayın. pek inanmıyorum bunu diyenlere.. ya da güvenmiyorum. ben değişiyorum sen değişiyorsun hayatıma tonla insan girip çıkıyor keza seninkine de şöyle etkiliyorlar böyle etkiliyorlar, o süre zarfında bana ihtiyaç duymadıysan ben çıkmışımdır hayatından , yok ihtiyaç duyduysan arıyorum soruyorum mail atıyorum sıkıştırıyorum

..boşuna uğraşıyorum?


eskidendi, çok eskiden.
hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken

:) ehe nerden nereye..


bu resim yeniden çekilmeli ben çok büyük schwarzes schaf ise çok küçük...