Monday, March 19, 2007

Grad Zagreb



grad zagreb, zagrebacka,hatta zagrebacka pivovara :) , republica hrvatska'nın başkenti ,nicola tesla'nın memleketi, ban jelacic heykelinin merkez olduğu,eski şehir denen kısmında huzur bulunan yer...bu heykel merkez noktadır bence zagrebde, bu kişi de türklere karşı savunmasıyla ünlüdür hatta.neyse efendim şehre gelindiği gibi bu ban jelacicin soluna bakılmalıdır,ki turizm bürosu rahatça çarçabuk bulunsun.buradan harita edinilip, şehirde ne var ne yok öğrenilip, misal gece nereye gider bu insanlar diyorsanız bir jarunun ,brazilin(nehir kenarında gemiden bozma kulüpten bozma şey) nerede oldukları sorulabilir,ya da movie pub(güzel dokorasyon)..

buraların dışında insanlar ban jelacic in arkasındaki pub-barlarda olurlar. tolkiens pub es geçilmemeli derim, gitmişken kesinlikle sıcak çikolatasından içilmeli ayrıca.ki bu tolkiens pub da en üstteki resimde görülen klisenin oralarda bir iki tur atılarak bulunabilir, iddialaşmayın iki tanedirler.(giden olursa ayrıca bu damalı bayraklı kliseyle katedral hala bakımda mı bir bana haber etse...sene 2002ydi bakımdaydı, sene 2005 oldu hala bakımdaydı,sonrasını merak ediyorum)hatta farklı hikayeler de var bu inşaatlar üzerinde de uzadıkça uzuyor laf,neyse..


hayat ban jelacic etrafında diyordum, işte etafında cafeler,publar, arkasında gündüz2-3te kapanan meyve sebze pazarı, katedral, elçilikler, tolkiens pub(tekrar vurguluyorum), teleferik,eski şehir (türkçe diyince bir garip geliyor kulağa..) buralarda,ayrıca ne olduğuna anlamadığım sanırım dünyanın oluşumu-var olanlar canlılar üzerine ilginç bir müze var bu eskişehir denen kısmın orada, tek başıma girip korkmuştum balinayla karşılaşınca,karanlık biraz fantastik bir yer. hırvatça bilsem oüvv şahan derdim diye düşünmüştüm..

bu ban jelacicin uzağında da diğer müzeler var ,zaten turizm ofisindekiler de söylerler bunları..





başka başkaa... mesela tren istasyonundan çıkınca karşınızda bir tomislav heykeli belirir, arkasında da güzel bir park..ilginç tipler oluyor bazı bazı bu parkta,oturup da izlenesi.. ve ayrıca yine oralarda bir yeraltı çarşısı var. giysilerin çoğu italya ve tabiki türkiyeden geliyor, ve memleket hasreti duyulduğunda elçilikten sonra gidilecek ilk yer olabilir zira güzide türkçe popumuzun en nadide göbek havalı dımtıs şarkıları bu dükkanlarda gezilirken duyulabilir, hayrola yahu ne alaka diye soruşturulacak olursa türk/türkiye hayranlarıyla güzel muhabbetlere girilebilir...

tabi bi de ne yenir içilir kısmı var ,önemli.midesine önem veren toplumuz..sahi ne yenir içilir ki burda??

ozujsko strong içilir.ben yaptım diye demiyorum ya da manevi bağlar olduğu için aramda değil, valla güzel..ama yok beğenilmezse karlovacko, ya da tomislav'ı deneyin.ama ozujsko strong, normali değil strongu, iyidir.. ya da şınapsları vardır, ya da rakija (balkan ülkeleri standardı),ya da hırvat şarabı.aa sahi dalmatian gibi bir adı olan,benekli şişeli hazır votka-limon satılıyor.en aızndan şişesi güzel.. yanında yemeğe özel bir hırvat yemeği bulamazsınız bir hırvat tanımıyorsanız. ha belki vardır da o da uygun fiyatlı değildir,bir öğrenci olarak yanına yanaşmamışımdır ben.ama mesela börek (burek) yenebilir, ya da kebabcici (köfte-ekmek/pide) yenebilir, onlara soracak olursanız hırvat yemeğidir bunlar. yemek kültüründe osmanlının etkisi hissediliyor zaten kelime ve yapılış olarak.. mesela marketlerde sarmalar falan görürsünüz ne de olsa balkan ülkesi sayılır.. neyse ülkeye özgü şeylere döneyim.. yemeklerde pek bi ilginçlik yok. ayrıca meşhur ban jelacic heykelinin sağ arkasından ilerleyecek olunursa bir türk ve suriyelinin çalıştığı işlettiği dönerciye gelinir, döneri güzeldir..



mesela medvedgrad diye bir yeri vardır, gayet güzeldir rahattır hoştur candır.ucuzdur ve çoktur..tekila da ucuz sahi zagrebde.neyse medvedgrad..kendi biralarını kendileri yapıyorlar, 3 boy bira mevcut en büyüğü 1lt lik, ayrıca bira da dark-semidark-light olarak üç çeşit. dark güzeldir derim ben yine..nerde bu yer denecek olursa ban jelacic heykeline arkanızı dönüp sağa doğru giden 11-14 (ya da belki 17 dir numarası) tramvaylara binip gidilebilir.






hep bira içilmez tabi, şişer insan.. burek dedim,bira dedim..sıra gelmiş tatlıya. yine adını hatırlamıyorum ben ama medvedgrad tarifindeki gibi, heykele sırtı dönüp sağa doğru yürümeye başlayınca, teleferiğe gelmeden önce yolun sağında bir dondurmacı-tatlıcı var.dondurmaları pek güzel,topları kocaman. insan daha ne ister bi dondurmacıdan.dondurmanın dışında bir sürü tatlısı var.hırvat tatlıları nelermiş diye bakıp beğenmeyebilirsiniz. memleket hasreti çekince gidilebilecek yer, no 12635 de burası. baklava var. yiyince vatan hasreti artar gavur diyarların baklavası hiç benzer mi bizimkine diye..



ısrarla hırvat tatlısı yemek istiyorsanız, ve ısrarla en güzelinden olsun diyorsanız samobora gidilebilir.bir saat falan sürüyordu sanırım otobüsle. orada iki milföy hamuru arasında kalın bi yumurtalı,üzeri az briaz pudra şekerli garip tatlısı yerinde yenebilir. beğenilmez belki ama samabor güzedir. biz oradayken garip giyimli ve cidden kalabalık bi harley li grubu geçmişti,bir şeyi protesto ediyorlardı lakin anlamadık neyi, anlatabilene raslamadık ,rastlaya rastlaya türklere rasladık. ki hırvatistan balkanlarda en az türk nüfusa sahip yer,onlar da turist olsa insan yine de şaşırıyor..

adını hatırlamadığım bu tatlının dışında marketlerden alınabilecek üzerindeki yazıya göre hırvat kurabiyesi olan bir tatlı var, ki bu güzel.



son olarak yine zagreb'den bir heykel, lakin süleyman demirele benzemiyor mu bu amca ,bir şapkası eksik...


dip notlar:


-kim bu nikola tesla: Hırvatistan'da doğmuş, abd'ye göçetmiş, edison'la beraber çalışmaya başlamışken kapışmış ve gazabına uğramış, alternatif akımı, radyoyu, tesla bobinini bulmuş bir nev-i şahsına münhasır bir zat-ı muhterem.

-bir türk olarak her yerde türkle karşılaşmak konusunda şaşkınım ve korkuyorum bazı bazı ne kadar çokuz yarebbim..
uy aha!


8/3/07- incubus istanbul


.
bu da oldu bitti,geçti.. negzel oldu. ey gidi az mı dinlerdik incubusu lisedeyken,eskiden hatırlamıyorum sene kaç...ayrıca fena yer değilmiş şu bjk akatlar. basket sahasında konser mi olur der iken gayet de güzel olabiliyormuş. yenimelekte konser olmasın burda olsun kampanyası başlatasım geldi. yazık oldu yahu steve vaiye misal, ya da diğerlerine...


Friday, March 16, 2007

gezsem hep..

.
.
dünyanın %6sını gezmişim anca..oturdum çaptım böldüm hesapladım bir bir
ilk hayaller italya ispanya üzerineydi. olmadı, olmuyor, olmayacak..ama güzel duruyormuş olmaması,gayet net bir çizme ortaya çıkacak sonunda.ispanya da artık çizmenin topu olur. kuzey ışıklarını görmek ya da trans-sibirya ekspresiyle pekine gitmek de mesela olmayacak hayallerden...
bu arada bugün birşeyler okurken bir yandan da last.fm den birşeyler dinliyordum,finnish rock (gitmeden alıştırmalar yapmak..:) ) sıklıkla türkçe sandım şarkıları, ilginç geldi.. tamam hepberaber ural-altaydan gelmeyiz de, şözlerin-dilin şarkılarda kullanılışı da benzer geldi bana. ya da sadece salaklık belki. başka bir gün tekrarlanacaklar listesine alayım
.
.

Thursday, March 15, 2007

ante kim ola?


allah ante'den razı olsun demişim de tabi sayfa hırvatça. lakin şöyle birşey şey anlaşılabilir kılar heralde: kahraman-hero-heroj... (gözünü sevdiğimin düzmantığı..)
ilginç bi insan bu ante. ben hırvat olsaydım ben de severdim belki, ne sevmiyim.. adam bi gelmiş 3 yıldır sırp işgali altında olan yerleri 3 günde temizlemiş(abartma payım olabilir). bu arada ante'nin gelişi bosnalılara da yaramış,zira malum onlar da az çekmedi sırplardan. ama adamın geçmişine bakınca da cani miymiş bu adam diye düşünmüyor değil insan..ha bi de şimdi savaş suçlusu sayılmasının nedeni, savaş sırasında evleri zorla ele geçirme (başka nasıl yapılır savaş bilmiyorum), 100-200bin sırpın yerini değiştirme ve işte şiddet mal çalma(başka birşey deniyordu buna da unututm şimdi). pek bilmem etmem esasında o savaş zamanlarını da bu sırplar da az değil hani.. neyse bilmediğin işe burnunu sokma demişler
.
ha savaştan önce de tekdüze rutin bir hayatı olmamış ante abimizin, ya da pek bosnalıların savaş ve sonrası kahramanı aliya izzetbegoviç 1 ,2 gibi bi insan değil diyeyim.
neyse ante'de yakalandı,bakalım hırvatların ab yolunda başka ne vermeleri istenecek...
ante hakkında kısa bi yazı.. üstelik türkçe bu sefer http://www.axisglobe.com/article.asp?article=565
çok mu ante propagandası oldu acep? halbusi tanımam etmem, hırvat da değilim seveyim.. böyle bi adam işte.hatta kahraman diye geçiyor ondan kelli yazasım geldi, hırvatlara sormuşlar ab'ye mi girmek istersiniz ante'yi korumak mı, halkın %90-95i ante demiş. ki sene 2000lerde bir vakit,öyle çok çok eski bir olay değil.

Tuesday, March 13, 2007

hırvatistan

anlatmaya bıkmadığım, gitmeye doyamadığım yer.
efendim hırvatistan nerde, başkenti neyim neresi diyecek olursanız şunu gösterelim hemen. dalmaçya denen yer buralarıdır esasında, hatta hemen anlatırlar buralara giderseniz dalmaçya köpeğinin adı buradan geliyor diye (anlamam etmem köpekten,onların yalancısıyım..) bilmem kaç bin tane adaları var adriyatik sahillerinde, arada iki meteelik falan bi bosna sahilini saymazsak o görünen sahil hırvatistanın evet. gerçi baktım da resime tekrardan o kadar da net gözükmüyormuş..neyse daha ayrıntılı bi haritada bakılır artık. misal sizin bundan haberiniz yoksa ve splitten( ufak haritanın kapattığı yer) dubrovnik'e gidiyorsanız (haritanın en altı sahil tarafında) otobüste giderken birden bire üniformalı bi memurun dürtüklemeleriyle uyanabilir, basıldık mı noldu diyarbakırda kalmamış mıydı kimlik kontrolleri, ya da eyvah yanlış otobüse bindim saraybosnaya geldim,ama ne çabuk gibisinden seri halde tonla şey düşünüp bir yandan da pasaportu çıkarıp olanlara bir anlam veremeyebilirsiniz.evet arada bir bosna toprağı var.var ve evet pasaport kontrolü var doğal olarak.. ben haritada görmedim en azından başkaları adam gibi baksın görmemezlik etmesin.
neyse bosna dışındaki komşulara gelecek olursak, üstte slovenya karşıda italya, arkada macaristan denebilir..
başka daha daha genel bilgiler..nüfusu 4,5 -5milyon falan, başkenti Zagreb (bir milyon diye hatırlamaktayım nüfusunu ama sallıyor da olabilirim..) yatırımdır ithalat-ihracattır falan ilgilenen olursa onları da şurdan başka yere yönlendirmek gerekir tabi..ben bilmem öyle şeylerini. hırvatça diye bir dil vardır ama, sırpçadan farklıdır, makedoncadan farklıdır, bulgarcadan farklıdır.. farklıdır işte.birbirlerini azbiraz anlayacak kadar bir farklılık ama bu fark.bi kere selamlaşmaları bile birbirini tutmaz. bok der hırvatlar merhaba yerine.güle güle yerine de "bokbok", tanrıya "bog".. bu gibi şeyler.. yemek isimleri konusunda zorluk çekmezsiniz zira onlar da benzerdir az biraz türkçedekilerine.. bunu dışında, hrvatski hırvat, hırvatska hırvatistan anlamlarına gelir. kako se nassın kardeş, ja sam x-ben x,ja sam iz turska türkiyedenim gibi bir dil bu hırvatça bok'ların dışında. çok da lazım olmuyor gerçi, gençler en azından turiste yardımcı olacak kadar ingilizce konuşuyolar, ingilizce kurtarmadı almanca denenebilir, yok o da olmadı caanım vücut dili-işaret dili..
.
ki ayrıca sevgili hırvatistan şimdilik türklerden vize istememektedir. allah ante'den razı olsun diyesi geliyor insanın..
.

şımarıklık başka bi'şey değil..

baktım vaktim bol (sıfatım istemediğim yerlerde kaldı kalacak), ve bu bollukta mütemadiyen ekrana bakıp başkalarının yazılarını okuyup okuyup eğlenirken, "bari yüzümü azıcık ekrandan çevirmiş olayım" dan çıkıp, "bi de yazan ben olayım" (esası hehe ben de yazayım lan) şeklinde başlamaca..

ilk olarak şu ki
..
.

evet, dünya benim etrafımda dönüyor.