Thursday, October 29, 2009

ole!..




ayaklarıma yeşil otlar değmişti. üstümden beyaz
bulutlu gökyüzü yürümüştü. ben ikisinin arasında uyumuştum.
bir çingene şarkısında kederli bir cümle şimdi bunlar.



(koyu kıvam / birhan keskin)

Wednesday, October 28, 2009

süt



şunlardan biri olsa, madem yok bakkal şu saatte açık olsa, ya da bakkalı geçtim şu saatte bir yer açık olsa.. evinin yanında geçe kadar açık bir bakkal, karşısında tekel berisinde benzinci olan biri insan olarak geldim tesadüfen tekel bayi dışındakileri benzer olan bi yere taşındım gel gör ki bu marketin 6da kapanması benzincininse self servis olması perişan ediyor beni. unutuyorum alışamıyorum.. salağım

Monday, October 26, 2009

cob.lıs.nıs.



insanlar dünyada, insanı geçtim hayvanların deneylerde kullanılmasını tartışırken eth da özellikle nutrition deneylerinde öğrencilerin kullanılmasını ve hadi kullandın verilen paranın normal öğrenci ücretlendirmesinden (22.-/h) daha ucuz olmasını anlayamıyor ve dolayısıyla kabullenemiyorum.. ayrıca tüm okulda diğer bölümlerde bedava öğrenci çalıştırılmaz iken sevgili gıda bölümünde böyle bir şeyin teklif edilmesini de hazmedemiyorum. iş için başvuruyorum diyorum di mi...
bi düşünsen, insan niye çalışır? paraya ihtiyaç duyduğu için.
bedava çalışmak kişiye ne kazandırır?
tamam tecrübe falan filan ( o da belki) ama okul yüzlerce öğrenciye iş imkanı sağlarken- aksi söz konusu değilken- nedir sizdeki bu cimrilik a kuzum? zaten bitirme tezi adı altında bedavaya yaptırıyorsunuz abuk sabuk deneylerinizi öğrencilere...
la havle ve la sabır

Friday, October 16, 2009

afiş dedin de..

pankartlardan, reklamlardan bahsediyordum ya hani... bu da misal bir ay kadar sonra otobüslerde, tramvaylarda ve şehirdeki büyükboy panolarda yer alacak reklam


gelen tepkilerden hunharca zevk alan grup için : http://geniess-das-leben.ch/




Wednesday, October 14, 2009

ja! nein! höödt!



minareli ya da minaresiz anlamıyorum bu din savaşlarını. sorup da duruyorlar sen ne düşünüyorsun diye. bilemiyorum karar veremiyorum ,zerre umrumda değil esasında turistik gezi dışında camiye gitmişliğim yok ki benim. hem benim bildiğim 5 vakit namaz içincamiye gitmeye de gerek yok. ezan sesini duymaya da . o minareyi koysanız imam da ezanını okusa çocuklardan başka kimse onu duymayacak ki ,siz zaten akşam 5e 6ya kadar çalışıyor olacaksınız..
keza o minare dikilse hristiyanlara ne zararı dokunacak onu da anlamıyorum. zaten sakin bi yer değil ki her 15 dakkada bir 1 ile 16 defa arası klise çanının vuruşlarını duyuoruz hep beraber, ki adım başı da kilise var bu 16 oluyor sana 32, 42,.. sabahın 7sinde çılgıncasına 10 dakika boyunca çalmasından ya da haftasonları bazen 9da bazen 10 da genellikle ise 11de kilisenin aynı çok sesli performansını saymıyorum. ya da 1 ağustos veya noel gibi özel günlerde tüm gün çalışını... ve siz buna rağmen ezanın okunup okunmayacağına dahi daha karar verilmemişken cami çok gürültülü diyorsunuz beni şaşırtıyorsunuz.. hayır sinagoga niye ses çıkarmadınız ki başından, herkesin türk arkadaşım diyebileceği biri varken niye bu müslümanlardan korkmanız anlamıyorum.. din olaylarını hiç anlamıyorum. afişinizi kim dizany ediyor en çok bunu merak ediyorum..

bu bilmemneye karşıyız afişleri bu kadar rahatsız edici olmasa, ve her yerden koca koca gözümüze sokulmasa umursamıcam ama ah svp'cim, bi insan ol ya bi düşün..

Monday, October 5, 2009

i am the weirdo that sits next to you on the bus!





yok bugün değil tabi.. ama gördüm ve istanbul dışında 'sanırım burada yaşayabilirim' dediğim bir yer var artık. gittiğim çoğu yeri beğenmişimdir her yer kendince güzel gelir değişiktir en azından, ama yaşayabilir miyim diyince pek çekmemiştir tam olarak. hırvatistanın hayranıyım tamam kabul ama o arkadaşlarım olmadan sadece şehiri düşününce bilemiyorum esasında..

bu edinbra, istanbul kadar büyük değil ama istanbulun da ne kadarını kullanıyoruz ki zaten? anadolu yakası insanı olarak avrupa yakasında sahil şeridi dışında bi otogar bir de havaalanını kullanırım ki bunlar da senede sayılı olan olaylardır.. (saydım misafir gelmedikçe yılda en fazla 6 kere)  kendi yakamda döner dolaşırım gerçi. keşke kendi kendimi çürütmeseydim.. düşünüp de yazmak güzel olurdu sanki? daha mantıklı şeyler yazabilirdim..


neyse, nesi cezbetti? şehri cezbetti ,gotik binalar arasıdan sempatik insanlar çıkması, kızartmayı seven bi millet olmaları, kokoreçe tekabül edecek nasıl ki bizim kokoreci bizim dışımızda az sayıda insan seviyorsa onların da haggisi olması cezbetti, denizinin olması cezbetti, bu denizde upuzun bir plajın olması cezbetti, şehirdeki her daim birşeylerin olması cezbetti, tesadüfen mi bilemiyorum ama güzel müzikler  duymak cezbetti (özellikle zürihten kalkıp gidince mest etti), zürihten daha ucuz olması ilginç geldi artı puan kazandırdı, bir kenarında kalkıp spor yapılabilcek yerler varken öteki kenarının sanayileşmiş olması tanıdık geldi, fit insanlarla çevrili olmamak şehre kaynamamı sağladı (tamam gece çıkarken biraz garip giyiniyorlar kabul), falan filan fıs..













ve sebeb-i ziyaretimiz...



* feli. arpını çalmaya başladı, masallar eşliğinde yatma vakti...



Sunday, October 4, 2009

boz! - barş?

 nasıl?


isviçre niye barışmıyorsun benle? ya da ben niye hep sorunluları çekiyorum etrafıma? couchepinim pascalcım, gel bi gün çaya, börek yapayım ben sana.. bırak bir gün olsun bundesrat ı, nationalrat ile idare ediversin ülke. hem zaten bu bundesrat dediğinde 7 kişisiniz, varsın sen bi çay süreliğine eksik ol , hem iç bi iş bu da ..
bundesrata bağlı 7 bakanlık var efenim
iç işleri, dış işleri, çvre-enerji-taşıma-iletişim, finans, ekonomi, savunma ve spor, ve adalet ve polis gibi bişey sonuncusuda. bana biraz alakasız gruplandırılmış gibi geliyor ama bilmem tabi uzmanı değilim garip gelmesi asdece gruplandırma türkiyedekinden biraz daha farklı olduğu için sanırım.

bir de nationalrat var ,ulusal komisyon mu denir? kantonlardan seçilmiş kişiler burda yer alıyor, halkı temsil ediyor denebilir sanırım.. misal zürih en kalabalık kanton en çok kişiyi de zürih gönderiyor nationalrat a. sonra bunlar hep beraber şunu şakıyorlar

En l'aurora la damaun ta salida il carstgaun,
spiert etern dominatur, Tutpussent!
Cur ch'ils munts straglischan sura,
ura liber Svizzer, ura.
Mia olma senta ferm,
Mia olma senta ferm Dieu en tschiel,
il bab etern, Dieu en tschiel, il bab etern...

Saturday, October 3, 2009

or'dan ve buradan

popüler bir konu, evrim.. herkesin diyecek birşeyi var di mi bu konuda? ben bişey derim sen birşey dersin, konu darwine gelir pek tabi, sonra dawkinse geçeriz ayıp olur yoksa, dayanaklar göster atıp tutma dersin ben de belki adamın sayfasını derim http://richarddawkins.net ..  ne açamazmıymışsın? erişim mahkeme kararıyla engellenmiş mi?

nanik..

engelliweb 'in dediğine göre 4bin küsür yasaklı site var:
Son Güncelleme: 3 Ekim 2009

Mahkeme Kararı Yazanlar: 3848
Mahkeme Kararı Yazmayanlar: 476
Engellemesi Kaldırılanlar: 15
Engellenen Wordpress Blogları: 17
Engellenen Blogger Blogları: 27

bir de demin gözüme takılan ntvnin youtubea erişim yasağı adlı bir anketi var, sonuçlar da ilginç gel beni kapat diyoruz cümleten haberimiz yok sanırım.. yani bu anket internete girenler tarafından cevaplanmış bir anket sokaktaki vatandaşa sorduk değil..



 


 şöyle bir site gördüm demin, kendime not düşüyorum belki başkası da okur.sık kullanılanlara attığım siteyi sonra bulamamaya başladım. saçmalıyorum günden güne http://opennet.net/about-filtering

*oradan buradan derken de isviçrede polanskinin yakalanması sonrasında burda başlayan adalet sistemiyle tr deki adalet sistemine bir geçiş yapacaktım olmadı başka bahara 
* bakıyorken şuna da bak http://kampanya.org.tr/sansur/ bunu okudum özet istemem.. birisi güzel bir yazı yazmıştı radikalde miydi nerdeydi.. neyse acelem sinirimi aldı geçirdi şimdilik


we all came out to montreux



montreux den bir kesit.. bir beyfendi arpını çalmakta yoldan öylesine geçen bir kız da sopalarla sopa çevirmekte. (hiç bir fikrim yok buna ne dendiğine dair, kesin vardır bir adı? ) başka bir dünya hoş bir dünya, hemen insanın gözünü boyayan bir dünya.. hayranıyım bu dünyanın.. ama bir kaç saat sonra isviçrenin alanyası gibi birşey canlanıyor insanın gözünde.. hmm yok alanya çok düşük seviyo oldu, bodrum mu desem?ı ıh yok yetmez zengin kaynıyor burası ama demek istediğim bir kaç saat kaldıktan sonra oranın da sadece yazlık bir yer olduğunu ve çoğu yazlık yer gibi orada çalışanların dışardan geldiğini (çoğunluğu da göçmen sanki) ve bu dışardan gelenlerin bizdeki olduğu gibi tek kız görünce hemen meraba baağyan moduna geçtiğini görüyorsunuz. gerçi kabul restoran sahipleri içeri zorla çekmiyorlar adamı ama bu durum ben üst baş artı çanta artı sabahın köründen beri yollarda oluşumdan kaynaklı da olabilir..


eylülde freddie mercury memorial day var imiş, yeni öğrendim ben böyle bişey olduğunu. isviçreli kimliğinden biraz olsun sıyrılıp düzenliyorlarsa bunu güzel olabilir,yoksa pek yanaşmak istemem. yeterince hayal kırıklığım var. yok ya montrö orası şahane caz festivalini yapıyor adamlar bunu mu yapamayacaklar

 

















onca yol gitmişken nyondaki paleo festivaline de katıl derim. festivalin dediğinin bileti çıktığı gibi bitmemeli.. o tarihe ısrarla sınav koyulmamalı..

cigarette smoke in your eyes

okan bayülgene laf edilmişti bi ara di mi, sigara yasağının olduğu yerde sigara içti diye.. ha ceza da kesememişti sanırım o anda kimse? neyse emin değilim, al burdan bi tane okan2... üstelik bu daha da kötüsü. isviçrede türkiyedeki gibi tam bir sigara yasağı yok,opsiyonel restoranların falan sigara içilmeyen bölümü var vs.. niyet var tamam (ben ciddi görmüyorum bu niyeti o ayrı) ama tez vakitte değil. bern'e yazın ben yokken gelmiş galiba, neyse unuttum nereye bağlayacağımı hadi kal sağlıcakla



forbidden city

bak guugılı sonra da emesen i kapatacaklar sen hala susuyorsun..gerçi komik ama ya yani bu da

sakince başlamıştı değil mi herşey...