Thursday, April 26, 2012

DE vs CH / sadece für dich



"wenn du das verstanden hast, sen de bizdensin"
anlıyor olabilirim onları ama bu kabullendiğim anlamına gelmiyor. sırf kelimeleri anlamaktan bahsetmiyorum, bu şekilde konuşmanın nedenini anlamak bahsettiğim... kesinlikle bildiğin bir kaç dilin kelimelerini karıştırarak konuşmak çok daha kolay ama bu bu durumun normal olmasını gerektirmiyor. ben de tüm gün ingilizce ya da almanca konuşmuşsam veya yorgun olduğumda yapıyorum belki bazen düşünmek yerine ağzına gelen ilk kelimeyi herhangi bir dilde söylemeyi, fakat bunu böyle kabullenmemeli insan.

mesela isviçrelilerin arasında kaldığınızda beş dakka sonra kendinizi hemen farklı bir diyalekt olan isviçre almancasının konuşulduğu bir ortamda bulmanız çok yüksek bir ihtimal. diğer yabancılarla bu kadar hızlı başıma gelmedi bu olay, ve buradaki yabancıların şikayetçi olduğu konulardan biri de bu... ama diğer yandan kendinizi bir grup burada-veya almanca konuşulan bir ülkede- doğmuş türklerin arasında bulduğunuzda ise yine anlaşılmaz bir dünyaya merhaba demiş oluyorsunuz. almanca bilmiyorsanız zaten başka bir almanca bilseniz bile bi anlık afallama; "nece konuşuyor bu adamlar?!?"


***
hasbel kader kendimi isviçrede bulsam da, almanyada mesela berlin veya münih'te çok daha eğlenceli hareketli bir yaşam olsa da aslında iki ülkeyi birbirine kıyaslayınca burada olmayı tercih etmekteyim şu anda. bu tercih aslında acınası bir yaşam şeklinin yüzeysel olarak güzel görünmesinden kaynaklanıyor desem bilmem kendimi iyi anlatmış olur muyum... isviçre kurallar, cezalar ve dolayısıyla yaptırımlarıyla ama diğer yandan teorik olarak halkın istediğini elde edebileceği bir sistem vaat ederek insanlarını koyun etmiş bir ülke. almanya desen çok mu kültürlü çok mu zeki, hayır değil (sanmıyorum en azından) ama insanlar agresifliklerini belki de buradaki kadar bastırmıyorlar, daha uzun süreden beri göç alıyor, dolayısıyla daha karışık bir yapısı var ve işte neyse sisteminde sorunlar oluşmaya başladı kısaca (toparlayamadım mı ne başladığım lafı)

mesela isviçrede henüz böyle davranışlar yaygınlaşmadı. yakın bir zamanda da yaşanacağınız pek düşünmüyorum zira yabancılar üzerindeki (ya da belli bir grup yabancı mı desem?) kontrol bence oldukça yüksek [iki aydır göçmen bürosuna evrak götürüyorum isyan noktasındayım bu konuda] konuyu dağıtmadan, galiba geçen sene oylanıp kabul edilmişti "herhangi bir kriminal suça karışmış olan yabancılar ülkeden atılacak" maddesi, ki bu kriminal tanımı oldukça geniş, hemen hemen her hata bu kriminale girebiliyor. kaç kuşaktır burada yaşadığınızın bir önemi olmadan... neyse, bu oylama sonucunun gelecekteki taşkınlıkları/aşırılıkları önler belki. gözünü sevdiğimin proaktifliği hayatının merkezine oturtmuş ülkesi...



işin aslı, bu konulardan konuşmanın pek benim haddim olmadığını düşünüyorum. almanyada sadece bir turist idim, isviçrede ise turist değil "yabancı"yım, ama hala öğrenci sıfatını taşıdığım ve avrupalının kafasındaki tipik türk tipine sahip olmadığım için aslında bu "yabancılık"ı tam olarak yaşadığımı da düşünmüyorum. ama yine de şimdi bir baktım da eni konu yazmışım... sonra da oturduğu yerden ahkam kesenleri eleştiririm. çelişkiler yumağı insancıklarız bir çoğumuz, di mi?

multikulti, badi, waedi, kaetzli, ... seviyorum bu kısaltmaları, küçülme eki "-cik"in almanca versiyonlarını


velhasıl kelam; -reklamlar bitti-





(bu da deminki reklam kadar eskidir herhalde? yazmışım o kadar,dediğim gibi belki sonra silerim)

No comments: