Wednesday, May 5, 2010

hıdırellez vs..


yine benim hava ile olan kapışmalarım... mayısın 5i olmuş hava hala 8 derece. oysaki bu yıl hıdırellezi kutlamayı çok istemiştim, bahçede arkadaşları çağırarak, nohut ekmeği yaparak, piknik yaparak, ve belki ufacık bir ateşin üstünden atlayarak tabiki de en sonunda herkes eve gitmeden gül fidanlarının altına dilekler asarak/çizerek geleceğe inanmam, yazın güzel geçeceğine inanmak istemiştim...

kısmet değilmiş..





ey doğa, ya da hızır ve ilyas peygamberler, buraya da umut getiriyor musunuz? mutluluk? hayallere inanmama izin veriliyor mu burada? bir günlüğüne olsun? hatta bir geceliğine?

dışarıdaki gül daha açmadı. dolayısıyla odamdaki ile yetineceğim şimdilik.. ve sonra sabah erken kalkıp limmatın sularına bırakacağım gül dalının altındakileri.








 dallık vardı ben küçükken.. hoş muhtemelen hala vardır da ben küçükken giderdik. edirnenin bir köyüne ait şenlik,panayır, piknik yeri..  parmağımı dönmedolaba orada sıkıştırmıştım ben. kardeşim orada kayıplara karışmıştı kısa bir süreliğine. orada incik boncuk vs tezgahlarına göz gezdirmeye başlamıştım ben. bir de anneler gününe mi denk gelirdi bu dallık ne annelere birşeyler almaya çalışırdı çocuklar.  çoook çok uzun zamandır gitmiyoruz dallık'a bilmiyorum değişti mi, bilmiyorum hala neşeli bir yer mi.. ama işte küçük dallık'ımı kurmak istemiştim bahçede bugün..

çok heveslenmiştim...

yurtdışında olmanın böyle arabesk bir yanı var. olmadık şeyleri özlüyorsun, eski adetler hoşuna gitmeye başlıyor. tabi bir de büyüdükçe ıyh dediğin belki tiksindiğin geleneklerin, kültürel farklılıkların önemini anlamaya başlıyorsun..

[yaşlanıyorsun azizim.. ]??









"sevdiğim yok, eşim yok
ağardı bir gün daha
ey benim şans yıldızım
gülümse bana"...




** bu gülün solmasından nasıl nasıl korkuyorum anlatamam. solmasın artık çiçeklerim, bakabileyim artık onlara, yeter öldürdüğüm küstürdüğüm onları ...

No comments: