Monday, August 22, 2011

dubrovnik






en çok hırvatistan ve sırbistan hakkında bilgi almak için geliyormuş insanlar siteye, gugıl öyle rapor verdi. bense hırvatistan hakkında yazmayı bırakmıştım. oysa ki şuralar buralar benimmiş sanki buralar gibi hissettiğim ender yerlerdendi...

dubrovnik hariç

her turist akım ve yığınına uğramış yerlerde olduğu gibi burada da hırvatistanın geneline kıyasla daha bi sömürücü tutum, daha bi sie turist karşılaması var. abartmayayım öyle çok rahatsız edici değil aslında, ama işte genel izlenimden sonra saksısındaki domatesini veren teyzeden sonra burası daha farklı geldi bana

ama güzel şehir, iyi korunmuş surların içi. dışını hatırlamıyorum açıkcası normal yazlık sitelik diye aklımda kalmış ama o kadar... 

biz rezervasyon falan yaptırmadan direk gitmiştik, kimisi de bulduğumuz bir yere çadır kurarız modundaydı ama sezon sonu hava iyi serinleyebiliyormuş. 

epey popüler bir yer dubrovnik nedense. sezon sonu eylül olmasına rağmen pansiyon tarzı yerler doluydu. galiba turizim ofisi epey yardımcı olmuştu oda bulmak konusunda ama biz sokakta karşılaştığımız odaistiyormusunuzgençlerci'den bulduğumuz yeri tercih ettik,galiba merkeze daha yakındı, ya da sallıyor da olabilirim. neyse şansa süper bi tavan arası evde kaldık. zaten sur içinde neredeyse tüm binalar güzel, taş, eski...

yağmur sonrası güneşli güne uyanmak ne güzel bir duygu...







hırvatistan benim için özel; en güzel yazlarımı geçirdiğim, altını üstüne getirdiğim en eğlendiğim, en abuk yerlere çadır kurup mesela uyanınca kendimizi otelin bahçesinde bulduğumuz, en şirin arabalara rasladığım, neredeyse hep güzel anılarımın olduğu bir ülke. bi tek krk a kadar gidip dah yukarı rijekaya geçememek içimde kaldı. 

belki böyle hatırlıyor olmamın nedeni oraya son gidişimden sonra da hayatımda işlerin pek düzgün gitmeyişidir... gidip elimi yüzümü taşına toprağına mı sürsem ne yapsam bu dönemi üstümden atmak için...


No comments: