yok bugün değil tabi.. ama gördüm ve istanbul dışında 'sanırım burada yaşayabilirim' dediğim bir yer var artık. gittiğim çoğu yeri beğenmişimdir her yer kendince güzel gelir değişiktir en azından, ama yaşayabilir miyim diyince pek çekmemiştir tam olarak. hırvatistanın hayranıyım tamam kabul ama o arkadaşlarım olmadan sadece şehiri düşününce bilemiyorum esasında..
bu edinbra, istanbul kadar büyük değil ama istanbulun da ne kadarını kullanıyoruz ki zaten? anadolu yakası insanı olarak avrupa yakasında sahil şeridi dışında bi otogar bir de havaalanını kullanırım ki bunlar da senede sayılı olan olaylardır.. (saydım misafir gelmedikçe yılda en fazla 6 kere) kendi yakamda döner dolaşırım gerçi. keşke kendi kendimi çürütmeseydim.. düşünüp de yazmak güzel olurdu sanki? daha mantıklı şeyler yazabilirdim..
neyse, nesi cezbetti? şehri cezbetti ,gotik binalar arasıdan sempatik insanlar çıkması, kızartmayı seven bi millet olmaları, kokoreçe tekabül edecek nasıl ki bizim kokoreci bizim dışımızda az sayıda insan seviyorsa onların da haggisi olması cezbetti, denizinin olması cezbetti, bu denizde upuzun bir plajın olması cezbetti, şehirdeki her daim birşeylerin olması cezbetti, tesadüfen mi bilemiyorum ama güzel müzikler duymak cezbetti (özellikle zürihten kalkıp gidince mest etti), zürihten daha ucuz olması ilginç geldi artı puan kazandırdı, bir kenarında kalkıp spor yapılabilcek yerler varken öteki kenarının sanayileşmiş olması tanıdık geldi, fit insanlarla çevrili olmamak şehre kaynamamı sağladı (tamam gece çıkarken biraz garip giyiniyorlar kabul), falan filan fıs..
ve sebeb-i ziyaretimiz...
* feli. arpını çalmaya başladı, masallar eşliğinde yatma vakti...
No comments:
Post a Comment